SEMİH SOLAK
İSTANBUL DOĞUMLUYUM. SULTANGAZİDE YASIYORUM. MEMLEKETİM KIRKLARELİ. KIRKLARELİ ÜNİVERSİTESİNDE DIŞ TİCARET OKUYORUM.
27 Mayıs 2014 Salı
15 Mayıs 2014 Perşembe
DIŞ TİCARET
Dış Ticaretin Tanımı Ve Dış Ticaretle İlgili Kavramlar
Dış Ticareti Geliştirme Ofisleri
2.3.3. Bankalar
Hedef Ülkelerin Resmi Kuruluşları
Uluslararası Kuruluşlar
2.3.6. Ticaret Odaları
Yabancı Gazeteler ve Mecmualar
Dünya Ticaret Merkezleri
Dış ticareti, üretilen mal ve hizmetlerin belirli bir ücret karşılığı son kullanıcılarına ulaştırılmasını sağlayan alım-satım faaliyetlerinin tümü olarak tanımlayabiliriz. Söz konusu alım-satım faaliyetleri devamlı olarak tekrarlanmakta, işlemler bütünü içine birçok kuruluşların hizmetleri katılmakta, bu hizmetler karşılığında çeşitli ödemeler yapılmaktadır.
Dış ticarette kullanılan para birimleri farklıdır. Dış ticarette, bir borcun ödenmesinde her para birimi karşı tarafça kabul edilmeyebilir. Böylece ithalatçının, ihracatçıya olan borcunu ödeyebilmesi için kendi ülkesinin parasını, ihracatçının kabul edebileceği bir para birimine dönüştürmesi gerekir.
Dış ticarette ülkeler birbirleriyle ticari işlemler yapmaktadırlar.Yurt içinde yapılan ticarette kazanan ve kaybeden kimseler aynı ülkenin insanları olduğu ve ülke çapında bir zarar söz konusu olmadığı halde, uluslararası ticaretin zararlı sonuçları doğrudan doğruya yurt ekonomisini etkiler.Ülke ziraat ve sanayiinin dış rekabete karşı korunmasında, ülke mahsul ve mamullerinin yabancı piyasalarda rekabet etmeleri imkanlarının hazırlanmasında, dış ödemeler dengesinin kurulmasında, ülkenin ekonomik durumunda sürekli bir denge sağlanmasında dış ticarete verilecek yönün ve bu alanda alınacak önlemlerin rolü küçümsenemez.
Devletler ; gümrük tarifelerini gelir sağlamak amacıyla olduğu kadar yurt içindeki üretimi koruyacak şekilde hazırlayacak, mal ve ülke itibariyle ithalat-ihracat kontenjanları koymak, ithalatı ve ihracatı lisansa tabi tutmak, mal veya ülke itibariyle ihracata ambargo uygulamak, bir malın belli bir ülkeye ihracına engel olmak, döviz alım satımını devletin denetimi altına almak ve dış ödemelerin hükümetin iznine tabi tutmak suretiyle uluslararası ticaretin ülke aleyhine sonuçlanmasını önlemeye çalışırlar.
Dış Ticarette Temel Bilgi Sistemleri
Bugünün şartları, ülkeleri kapalı birer ekonomi olarak çalışmaktan uzaklaştırmış ve uluslararası platformda yeni sorunlarla mücadele verecek etkin yapılar ve bilgi sistemleri kurmaya zorlamıştır. Bu çetin ortamda etkin bir uluslararası pazarlama yaparak ihracatını arttırabilen ülkeler, refah seviyelerini yükseltme konusunda bir hayli yol almışlardır.
Uluslararası çevre denildiğinde değişik para birimleri, gelir seviyeleri, diller, kültür farklılıkları, ticari yasa ve kurallar gibi birçok yeni bilgi ihtiyaçları karşımıza çıkmaktadır.
Dış Ticaret için gerekli olan bu temel bilgileri aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz:
a. Ülke: Pazarlama faaliyetinin başlatılarak sürdürüleceği ülke ile ilgili
hem genel, hem de pazarlama konusunu yakından ilgilendiren bilgiler. Bu bilgiler hedeflenen pazarın genel çerçevesini gösterir.
hem genel, hem de pazarlama konusunu yakından ilgilendiren bilgiler. Bu bilgiler hedeflenen pazarın genel çerçevesini gösterir.
b. Konum: Pazarın konumu önemlidir. Yakın olması ulaşım masraflarınıetkileyecektir. İklim, gerek pazarlanacak olan ürünün türünü, gerekse de pazarlama yapacak kişileri etkileyecektir. Coğrafi konum, ulaşım yöntemini etkileye- ,
çektir. Hatta yakın çevrede yer alan rakip ülkeler, fiyatlarımızı dahi etkileyecektir.
çektir. Hatta yakın çevrede yer alan rakip ülkeler, fiyatlarımızı dahi etkileyecektir.
c. Doğal Kaynaklar ve Ekonomik Faaliyet: Doğal kaynak ve ekonomikfaaliyet, o ülkeye yönelik pazarlama bakış açısını doğrudan etkileyecektir.
d. Nüfus özellikleri: Nüfus ve özelliklerinin de pazarlama faaliyeti açısından önemi büyüktür. Tahmini satış miktarım belirlemede, ürün cinsini belirlemede, yaş, cinsiyet, eğitim ve kültür özellikleri çok önemlidir.
e. Altyapı: Altyapı bilgisi; bir yandan pazara girme konusunda bir takımKolaylıkların derecesini anlamamızı, öte yandan ülkenin kalkınma düzeyi hakkında fikir sahibi olmamızı sağlar. Burada kastedilen ulaşım imkanları, enerji kaynakları, eğitim müesseseleri gibi altyapı öğeleridir.
f. Ticari Politika: Bir ülkenin ticari politikasının, Dış Ticaret
stratejisinin şekillenmesinde çok büyük önemi vardır. Ülkeler bazı ülkelerle ticareti yasaklamış veya kotalar koymuş olabilir. Gümrük birlikleri ve ekonomik entegrasyon kuralları söz konusu olabilir. Aynı durum, pazarlama faaliyeti sapacağınız ülke için de geçerli olabilir. Gümrük kısıtlamaları, çok çeşitli vergiler, etiketleme ve paketleme, standardizasyon kuralları koymuş olabilir.
stratejisinin şekillenmesinde çok büyük önemi vardır. Ülkeler bazı ülkelerle ticareti yasaklamış veya kotalar koymuş olabilir. Gümrük birlikleri ve ekonomik entegrasyon kuralları söz konusu olabilir. Aynı durum, pazarlama faaliyeti sapacağınız ülke için de geçerli olabilir. Gümrük kısıtlamaları, çok çeşitli vergiler, etiketleme ve paketleme, standardizasyon kuralları koymuş olabilir.
g. Pazar Yapısı: Her ülkenin kendine has bir pazar yapısı mevcuttur. İnsanları, aile yapıları, özel ve kamu kuruluşları, pazarın işleyişi, mali yapısı ile ilgili bilgiler, başarılı bir Dış Ticaret için temel bilgileri teşkil eder.
h. Rekabet: Rekabet iç üreticiden ve diğer ülkelerden gelebilir. Satmaya çalıştığımız mamulün hedeflenen ülkedeki iç üretimi, genellikle önemli ithalat kısıtlamalarının bir habercisidir. (Akat, 2001)
Dış Ticarete Ait Bilgi Kaynakları
Dış Ticarette önemli olan sadece bilgilerin türünü saptamak değil, aynı zamanda bilgi kaynaklarını da bulup onlara ulaşabilmektir. Bu kaynakları şöyle sıralayabiliriz:
Daha çok ihracatı geliştirme amacı ile kurulmuşlardır. Hem ilgili ülke hem de ticari faaliyette bulunan ülkeler ile ilgili geniş kütüphaneleri mevcuttur ve araştırmalar yaparlar. Örneğin, Türkiye'de İhracatı Geliştirme Merkezi (iGEME)gibi.
Bulunduğu ülkelerle ilgili bilgi toplama faaliyetleri ile birlikte ticari tanıtma faaliyetlerinde de bulunurlar, adresler temin ederler, ilişkilerin kurulmasında yardımcı olurlar.
Yurt dışında ofisleri olan bankalardan da gerek rakipler ve gerekse ülkelerin mali yapıları hakkında bilgi toplamak mümkün olabilir. Örneğin, İş Bankası ve Yapı Kredi Bankası bülten ve raporları.
Bu kuruluşların yayınladıkları gizli olmayan rapor ve istatistikler elde edilip değerlendirildiği takdirde, önemli bir takım pazar bilgilerini elde etmek mümkün olabilir.
Bu kuruluşlar; ülkelerle ilgili olarak kapsamlı istatistikler, bilgiler yayınlamaktadır. Bu tür kuruluşlara örnek olarak aşağıdakileri sayabiliriz:
a.Uluslar arası Ticaret Merkezi (International Trade Center-ITC)
Cenevre'deki bu kuruluş; belli mamuller için piyasa araştırmaları, genel ülke pazar profilleri, iki aylık bültenler (International Trade Forum) yayınlamakta ve ihracatla ilgili özel bilgi isteklerini cevaplandırmaktadır.
b.Birleşmiş Milletler (United Nations-UN)
Ticaret, sanayi ve çeşitli ekonomik konularda istatistik serileri ve piyasa gelişmesi ile ilgili özel raporlar yayınlamaktadır. Ayrıca Birleşmiş Milletler Ekonomik Komisyonları (UN Economic Commissions) ilgilendikleri coğrafi bölgelerle ilgili istatistik ve özel araştırmalar hazırlamaktadır.
c.Gıda ve Tarım Organizasyonu(Food and Agriculture Organization-FAO)
Birleşmiş Milletler'in Roma merkezli bu yan kuruluşu, tarımla ilgili istatistik serileri ve gıda mamulleri için pazar raporları yayınlamaktadır.
d.Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (Organization for Economic Cooperation and Development-OECD)
Türkiye'nin de üyesi olduğu bu kuruluş dış ticaret, sanayi, bilim ve teknoloji, gıda, taşımacılık gibi alanlarda ülke ekonomi araştırmaları, istatistik bültenleri ve raporları hazırlamaktadır.
e.Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (United Nations Conference on Trade and Development-UNCTAD)
Bu konferansın yayınları arasında uluslararası ticaret, ticaret engelleri, ticaret tercihleri gibi konular yer almaktadır.
f.Uluslararası Para Fonu (International Monetary Fund-IMF)
Yayınları arasında ülke ve uluslararası döviz mevduatı, ticaret engelleri, dış ticaret, mali ve ekonomik gelişmeler yer almaktadır. (UNCTAD ve IMF'ye bir sonraki konuda daha geniş olarak tekrar değinilecektir.) (Kozlu, 1993)
Bu odalar da dış ticareti geliştirme merkezinin yaptığı çalışmalara benzer çalışma ve faaliyetlerde bulunurlar. Aslında konuları iç ticaret olup, dış ticaretle de ilgilenirler.
Hedef ülke ile ilgili olarak elde edilebilecek ticari ağırlıklı gazete ve mecmualardan, genel ekonomik eğilimler üzerine fikir sahibi olmak mümkündür.
Hem rakipler ve ürünler ile ilgili- bilgiler, hem de müşterilerle doğrudan lemas sonucu elde edilecek bilgiler, bu tür organizasyonlar aracılığı ile temin edilebilir. Aynı zamanda satış faaliyetini de gerçekleştirmek mümkün olabilir.
Dış Ticaret ile İlgili Seminer ve Konferanslar
Bu tür organizasyonlarda; hem genel olarak dış pazarlama konusunda gerekli bilgiler aktarılır, hem de dış pazarlarda edinilen tecrübeler iletilir.
Dünya Ticaret Merkezleri; bilgi alışverişi yolu ile uluslararası ticaretin s «yılması, gelişmesi ve etkin bir biçimde faaliyetlerin yürütülmesi amacını güderek çeşitli ülkelerde kurulmuş olan, politik niteliği olmayan ve kar amacı gütmeyen ticari işletmelerdir. Bu merkezler birçok hükümet kuruluşunu ve ticari kuruluşları içine almaktadır. (Akat, 2001)
Uluslararası Ticareti Teşvik Eden Kuruluşlar
Uluslararası işletmeciliği dolayısı ile de çok uluslu şirketleri yakından ilgilendiren ve etkileyen, belli başlı fonksiyonları uluslararası ticareti artırma amaçlı olan kuruluşlardan bazıları ve özellikleri aşağıda sıralanmıştır.
OTOMOBİL SANAYİSİ
Otomotiv sanayii, tüm sanayileşmiş ülkelerde ekonominin lokomotifi olarak kabul edilmektedir. Sektörün ekonomideki sürükleyici-lokomotif etkisinin nedeni, diğer sanayi dalları ve ekonominin diğer sektörleri ile olan çok yakın ilişkisidir. Otomotiv sanayii demir-çelik, petro-kimya, lastik gibi temel sanayi dallarında başlıca alıcı ve bu sektörlerdeki teknolojik gelişmenin de sürükleyicisidir. Turizm, altyapı ve inşaat ile ulaştırma ve tarım sektörlerinin gerek duyduğu her çeşit motorlu araçlar sektör ürünleri ile sağlanmaktadır. Bu sektördeki değişimler, ekonominin tümünü yakından etkilemektedir. Otomotiv sektörü Motorlu Taşıt Aracı üreten bir sanayidir. Dünyada toplam motorlu taşıt üretiminin yaklaşık % 70 ini otomobil üretimi oluşturmaktadır. Türkiyede de bu oran geçerlidir. Otomobil üretimi, diğer motorlu taşıtlara göre çok daha yüksek adetlerde yapılır. Bu suretle otomobil üretimi, güçlü bir yan sanayiini oluşturarak diğer taşıtların üretimine de destek olur. Bu nedenle otomobil üretimi, otomotiv sanayiinin temelidir..
![]() |
Peugeot 208 1.0 VTi Access |
TEKNİK ÖZELLİKLERİ
Silindir Hacmi
999 CC
Beygir Gücü68 HP
Maksimum Tork95 Nm
Maksimum Hız165 Km
0-100 Km Hızlanma14.0 sn
Şanzıman TipiDüz Vites
Vites Sayısı5 ileri
Yakıt TürüBenzin
Şehir İçi Tüketim5.1 lt
Şehir Dışı Tüketim3.8 lt
Ortalama Tüketim4.3 lt
Km Başı Tüketim22 Krş
Yakıt Deposu50 lt
Co2 Emisyonu99 gr
Uzunluk3962 mm
Genişlik1830 mm
Yükseklik1460 mm
Boş Ağırlık975 kg
Bagaj Hacmi286 lt
Karoser TipiHatchback
Yıllık Vergisi537 TL
E-TİCARET
Bilgi-iletişim araçlarındaki gelişmelerin ticaretle entegre olmuş yüzü olarak karşımıza çıkan elektronik ticaret; firmaların doğru tüketiciye doğru araçlarla hızlı bir şekilde erişim sağlaması için en verimli yöntemdir. E-ticaret sayesinde, özellikle küresel pazarlarda faaliyet gösteren firmalar; daha kolay pazar çeşitlendirmesi yapabilmekte; daha etkin dağıtım kanalları ile operasyonel maliyetlerini düşürerek ve müşteri portföyünü genişleterek risk yapısını kontrol edilir konuma getirmektedir.
Gelecek dönemlerde; elektronik ticaret kullanım sıklığının küresel bazda arış trendini sürdürmesi, hane halklarının ve firmaların daha yüksek oranlarda e-ticaret işlemi gerçekleşmesini, online satış araçlarına erişimin firmalar rekabet edebilirliğindeki en güçlü araç konumuna gelmesini öngörüyoruz.
Bu perspektifte; Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıldönümü olan 2023 için belirlediğimiz ekonomik hedeflerimize ulaşmada ana dinamik gücü oluşturan ihracatçı firmalarımız, elektronik ticaret araçlarını kullanarak, bahse konu hedeflerin gerçekleştirilmesine önemli katkı sağlayabileceklerdir. Nitekim ülkemizde e-ticaret işlemlerinin giderek yaygınlaştığını, firmalarımızın ticari faaliyetlerinde bilgi-iletişim teknolojilerini daha sık ve etkin olarak kullandıklarını gözlemlemekteyiz. Ülkemizdeki internet abonesi sayısı yıllar itibariyle belirgin bir artış göstermekte, buna paralel olarak internet üzerinden gerçekleştirilen mal ve hizmet satış hacmi büyüme eğilimini sürdürmektedir.
Bu doğrultuda; e-ticaret sektörüne ilişkin Bakanlığımızın vizyonu, ihracatçı firmalarımızın e-ticaret araçlarını kullanmada yetkin bir konuma gelmesi ve küresel pazarlara bu sayede daha etkin nüfuz edebilmesini esas almaktadır.
Ekonomi Bakanlığı olarak; elektronik ticaret sektöründe yürütülen çalışmaların, hukuki girişimlerin ortak bir platformdan duyurulması ve özel sektörün konuya ilişkin doğru kaynaklara yönlendirilmesi misyonlarına paralel olarak, 2010 yılında yeniden yapılandırılan “www.e-ticaret.gov.tr” sitemiz faaliyetine devam etmektedir. İçeriğinde, e-ticaretle ilgili, kurum ve kuruluşlardan temin edilen bilgilerin derlendiği bu sitemizin geliştirilmesine zemin teşkil edecek mevzuat girişimleri ve yeni geliştirilen destek mekanizmaları Bakanlığımız tarafından yakından takip edilmekte ve gelişmeler paylaşılmaktadır.
Ülkemizin uluslararası mal ve hizmet pazarında hak ettiği yeri alabilmesi için bir katalizör görevi üstlenmesini beklediğimiz e-ticaret alanında web sitemizin tüm kullanıcılara faydalı olmasını temenni ediyorum.
TÜRKİYE'MİZİN TARİHÇESİ
Türkiye Türkiye Kuzey yarım kürede bulunan, Avrupa ve Asya kıtalarına köprü teşkil eden, üç tarafı denizlerle kaplı, Yunanistan, Gürcistan, Bulgaristan, Ermenistan, Azerbaycan, İran, Irak ve Suriye ile komşu sınırları bulunan bir ülkedir. Osmanlı Devleti’nin yok oluşuna rağmen yine de bulunduğu toprakları kaybetmeden o topraklar üzerine inşa edilen ülke 1923 yılında cumhuriyetin ilan edilmesi ile “Türkiye Cumhuriyeti Devleti” adında kurulmuştur. Türkiye’nin kurulmasında önder olan Mustafa Kemal Atatürk, yönetim biçimi ise parlamenter demokrasi, devlet biçimi cumhuriyet, başkent şehri Ankara, kullandığı dil Türkçe, bayrağı ise üzerinde ay yıldız bulunan al bayraktır. Türkiye; Birleşmiş Milletler, NATO, İslam Konferansı Örgütü, Avrupa Konseyi gibi kuruluşlara üye bir devlettir. Tarihi boyunca Hititler, Frigler, Lidyalılar, Asurlular, Likyalılar, İyonlar gibi medeniyetlere, Bizans, Osmanlı gibi imparatorluklara yaşamış topraklar üzerinde bulunan Türkiye, bu nedenle bir tarih, kültür, medeniyet ve turizm beşiğidir. Hatta Ülkenin birçok toprağında o dönemleri anlatan kalıntılar, antik şehirler, medeniyet bulgularına rastlanmıştır. Tarihi açıdan çok uluslu topraklarda bulunan Türkiye coğrafi açıdan da zengin özellikleri bünyesinde barındırır. 36° – 42° Kuzey paralelleri ve 26° – 45° Doğu meridyenlerinde konumlanan ülke 7 Coğrafi bölgeye ayrılmıştır. Bu bölgeler; Marmara, Ege, İç Anadolu, Karadeniz, Akdeniz, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadoludur. Ülke toprakları farklı iklim ve çeşitli bitki örtülerine sahiptir. Ilıman Akdeniz ikliminin hakim olduğu Akdeniz, Ege ve Marmara bölgelerinin zıttına, ülkenin iç taraflarına ve doğusuna doğru uzandıkça farklılık gösteren ve sertleşen bir iklim görülüyor. Bu iklimsel özellik ülkenin yerleşim türü, yaşam koşulları, ulaşım, ekonomi, tarım, hayvancılık, sanayileşme gibi birçok faktörünü etkiler. Her bölgede farklı tarım ürünleri yetişiyor. 81 il, 850 ilçe ve 35.000′den fazla köyden meydana gelen ülkenin nüfusu 2007 yılı sayımında 75 milyon civarındadır. Genç ve dinamik nüfus ağırlıklı Türkiye, bu sayede gelişmekte olan bir ülkedir. Halkın %99 luk kısmını Müslüman % 1 lik kısmı ise Gayrimüslimdir. Müslüman ve Müslüman olmayan halk barış içinde din ve vicdan sağlanmış bir durumda , cami, kilise, sinagog gibi kutsal yerlerine gidip ibadetlerini gerçekleştiriyorlar. Cumhuriyetin kurulmasıyla eğitime büyük önem verilmiş, okuryazarlık seferberliği ile başlatılmış.Eğitim yaygınlaştırılmış, yeni okullar, modern eğitim ile dünyada belli bir prestij oluşturmuşlardır. Günümüzde okuryazar oranı oldukça yükselen Türkiye, 8 yıllık temel eğitim, orta öğretim ve yüksek öğretim ile eğitim imkanı sunar. Tüm bu özellikleri ile Türkiye, gelişmekte olan,varlıklarını en iyi şekilde değerlendiren ve her geçen zamanda dünya çapında prestijini arttıran çağdaş medeniyet seviyesini kazanmış bir ülkedir.
Türkiye Türkiye Kuzey yarım kürede bulunan, Avrupa ve Asya kıtalarına köprü teşkil eden, üç tarafı denizlerle kaplı, Yunanistan, Gürcistan, Bulgaristan, Ermenistan, Azerbaycan, İran, Irak ve Suriye ile komşu sınırları bulunan bir ülkedir. Osmanlı Devleti’nin yok oluşuna rağmen yine de bulunduğu toprakları kaybetmeden o topraklar üzerine inşa edilen ülke 1923 yılında cumhuriyetin ilan edilmesi ile “Türkiye Cumhuriyeti Devleti” adında kurulmuştur. Türkiye’nin kurulmasında önder olan Mustafa Kemal Atatürk, yönetim biçimi ise parlamenter demokrasi, devlet biçimi cumhuriyet, başkent şehri Ankara, kullandığı dil Türkçe, bayrağı ise üzerinde ay yıldız bulunan al bayraktır. Türkiye; Birleşmiş Milletler, NATO, İslam Konferansı Örgütü, Avrupa Konseyi gibi kuruluşlara üye bir devlettir. Tarihi boyunca Hititler, Frigler, Lidyalılar, Asurlular, Likyalılar, İyonlar gibi medeniyetlere, Bizans, Osmanlı gibi imparatorluklara yaşamış topraklar üzerinde bulunan Türkiye, bu nedenle bir tarih, kültür, medeniyet ve turizm beşiğidir. Hatta Ülkenin birçok toprağında o dönemleri anlatan kalıntılar, antik şehirler, medeniyet bulgularına rastlanmıştır. Tarihi açıdan çok uluslu topraklarda bulunan Türkiye coğrafi açıdan da zengin özellikleri bünyesinde barındırır. 36° – 42° Kuzey paralelleri ve 26° – 45° Doğu meridyenlerinde konumlanan ülke 7 Coğrafi bölgeye ayrılmıştır. Bu bölgeler; Marmara, Ege, İç Anadolu, Karadeniz, Akdeniz, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadoludur. Ülke toprakları farklı iklim ve çeşitli bitki örtülerine sahiptir. Ilıman Akdeniz ikliminin hakim olduğu Akdeniz, Ege ve Marmara bölgelerinin zıttına, ülkenin iç taraflarına ve doğusuna doğru uzandıkça farklılık gösteren ve sertleşen bir iklim görülüyor. Bu iklimsel özellik ülkenin yerleşim türü, yaşam koşulları, ulaşım, ekonomi, tarım, hayvancılık, sanayileşme gibi birçok faktörünü etkiler. Her bölgede farklı tarım ürünleri yetişiyor. 81 il, 850 ilçe ve 35.000′den fazla köyden meydana gelen ülkenin nüfusu 2007 yılı sayımında 75 milyon civarındadır. Genç ve dinamik nüfus ağırlıklı Türkiye, bu sayede gelişmekte olan bir ülkedir. Halkın %99 luk kısmını Müslüman % 1 lik kısmı ise Gayrimüslimdir. Müslüman ve Müslüman olmayan halk barış içinde din ve vicdan sağlanmış bir durumda , cami, kilise, sinagog gibi kutsal yerlerine gidip ibadetlerini gerçekleştiriyorlar. Cumhuriyetin kurulmasıyla eğitime büyük önem verilmiş, okuryazarlık seferberliği ile başlatılmış.Eğitim yaygınlaştırılmış, yeni okullar, modern eğitim ile dünyada belli bir prestij oluşturmuşlardır. Günümüzde okuryazar oranı oldukça yükselen Türkiye, 8 yıllık temel eğitim, orta öğretim ve yüksek öğretim ile eğitim imkanı sunar. Tüm bu özellikleri ile Türkiye, gelişmekte olan,varlıklarını en iyi şekilde değerlendiren ve her geçen zamanda dünya çapında prestijini arttıran çağdaş medeniyet seviyesini kazanmış bir ülkedir.
Almanya'ya yolunuz düştüğünde gidip havasını solumanız gereken 5 şehir...

Dom Katedrali ve tarihi yapılarıyla, ortasından geçen Ren nehriyle Almanya'da görülmesi gereken şehirlerin başında geliyor. Dolaşırken zamanın nasıl geçtiğini, ne ara akşam olduğunu fark edemeyip, kendinizi Ren nehrinin kıyısında bir restoranda yemek yerken buluveriyorsunuz.
-eb1f4b97-ce59-47bb-9697-bca852385d91-0-605x412.jpg)
Yine Ruhr bölgesi civarında Köln'le komşu büyük şehirlerden birisi olan Düsseldorf da Köln gibi Ren Nehri kıyısında harika manzaralardan birine sahip düzenli bir şehir. Gerek nehir kenarında geçireceğiniz eğlenceli vakitler, gerekse Düsseldorf'un eğri binalarını görüp şaşkınlıkla bakacağınız zamanlar için gidip görülmesi gereken yerlerden biri.

Almanya'nın başkenti olan Berlin, şehirler sıralamasında her zaman başı çeken şehir olmuştur. Gerek gezip görülecek turistik yerleri, gerek sizi alıp ikinci dünya savaşına götürecek tarihi dokuları sayesinde kesinlikle gidip görmeniz gereken bir yer olarak kayıtlarımıza geçiyor. Özellikle Berlin Duvarına gidip tarihi yapıları görmeye buradan başlamanız tavsiyemdir.

Yine diğer Alman şehirleri gibi tarihi yapısını olduğu gibi koruyan şehirlerden biri olan Münih, aynı zamanda modern bir şehir. Özellikle Bayern Münih takımının Allianz Arena stadyumu, görülmeye değer yerlerden birisidir. Maç olmasa dahi her yıl binlerce turist çekmektedir. Bunun haricinde Bavyera eyaletinde olmasından dolayı mükemmel doğaya sahip çevre şehirleri vardır.

Almanya'nın liman şehri Hamburg, denize kıyısı olan en büyük şehir olma avantajını taşıyor. Aynı zamanda bir liman şehri olan Hamburg, ticari yapısıyla öne çıkan bir yer. Ona rağmen turistlerin ilgisini çeken bir çok özelliğe sahip.
GÜNÜMÜZDE FUTBOLA OLAN AŞK...
Futbolun günümüzdeki yeri ve önemi tartışılmaz. Oynayanlar ve seyredenlerin yanında yönetenleri ile çağımızın futbolu bir endüstri haline gelmiştir. Bir karşıt ve tezatlar oyunu olması nedeniyle hem oynayanı hem de izleyeni yeni pozisyona, heyecana ve zevke taşıması nedeniyle güncel hayatta hep farklı kılınmıştır.
Hepimizin içinde bir top vurma dürtüsü vardır aslında. Yolda yürürken bize doğru gelen bir topa hareketlenmek, yerde olan bir çöpe vurmak, küçükken çoraplarımızı kullanarak yaptığımız yuvarlağa benzer bir zabazingoyla oynamamız, vs... Bütün bunlar futbola olan aşkı doğrular nitelikte.
Yine yılın büyük çoğunluğunda halkın gündemini hep futbol meşgul ediyor, bunca sorun, sıkıntı, acil durum varken bile televizyon kanalları, gazete, internet gibi haber kaynaklarında hep daha fazla göze batmaktadır. Futbol maçları öyle havada oynanıyor ki hem oynayan hem de seyirci heyecan ve sevinç çığlıklarına bürünerek kendinden geçiyor, hiçbir manası ve haklı gerekçesi de olmayan bu gösterilerde çoğunluk argo kelimelerde kullanılır öyle ki bazen ölmüş değerlerimize bile hakaret ediliyor.
Aslında Türkiye'de futbol bir tutkudur. Hatırlayınız bu uğurda çıkan tartışmaları, kavgaları. Bunlardan birine geçen pazar günü derbide şahit olduk hem de içimizden birini kaybetmenin üzüntüsüyle (Burak Yıldırım). Kendisi çok iyi cana yakın bir abimizdi desteklerini eksik etmezdi üzerimizden, ruhu şad mekanı cennet olsun.. (bu yazımı yazarken duydum ki öldüren şahısta yıllar önce turnuvada hatta penaltılarda karşı karşıya geldiğim Yusuf Ortak’mış, hayat ne garip)
Bir de bu futbolun içinde fanatikler ve holiganlar vardır ki bazı zamanlar bunlar sanki eş-anlamlılarmış gibi kullanılır. Yanlış efendim! Hiç aynı şey olur mu? bu iki terim... Fanatik taraftar işini bilir, takımını destekler, taşkınlık yapmaz, ortamı germez. Holiganlık ise ayrı bir boyuttur; saldırganlık eğilimi gösterirsin. Bu eğilimin beklenen sonucu : ''insanların yaralanması veya ölmesi''?
Bu kadar masum bir sportif faaliyetten bu kadar büyük bir toplumsal sorunun ortaya çıkması insanın hayatındaki spor algısının yok olmaya yüz tuttuğunun bir karinesidir. Bilindiği gibi insan hayatı boşluk kabul etmeyen ilahi bir serüvendir. Ve seyirciler cebinin boşaldığınında farkında bile olmadan bu zevke kurban gitmekte. Evine ekmek götüremeyen nice aldanmış insan,seyretmek için para harcar.ceplerini doldurmak için yine futbol endeksli şans oyunlarına yönelirler,farkında olmadan daha da sıkıntıya girerler. Sonuçta boşalan cepler, yıkılan umutlar, hayatlar, yuvalar ve diğerleri? Sadece bunlar mı?
Her şey bununla yeterli kalmıyor formasından çorabına, t-shirt’ünden ayakkabısına, atkısından şapkasına dek insanlar hep sıkıntıya girmekte. Bu alanda üretim yapan çeşitli uluslararası kapsamda mağazalar ve sayısızca yerli firmalar var. Stadlar yaptırırsın, futbolcu alırsın-satarsın, bakım-onarım derken bir şekilde birilerinin cebinden paralar çıkar ve bu sektörde dönmeye devam eder.
Alın size net bir örnek: Süper Lig maçlarının yayın haklarını almak için 321 milyon Dolar ödeyen Digitürk.Şu paraya bakarmısınız(!). Eğer Digitürk para kazanamasa ihaleyi bu kadar paraya nasıl alabilirdi? bir düşünün. Demek ki futbol artık sportif faaliyetlerin aksine kazanç kapısına döndü.
Bütün bunların yanında futbol karışıklılık ve kışkırtmalar içinde uygun bir zemin oluşturuyor, art niyetliler bunu fırsat bilmekte ve de yoğunlukla bu zemin ve kitleleri kullanmaktadırlar.
Günümüzün futbolu sportif bir faaliyet ya da bir uğraş olmaktan çıkıp büyük bir ekonomik gücü içinde barındıran bir sektör olarak karşımızda durmaktadır. Tabi ki bu ekonomik beklentilerin ve bu gücün doğurduğu sıkıntılar futbolun doğasını da tahrip etmiştir. Futbolda bir mücadelenin sonucunda elde edilen başarılar yerini, bütünüyle kurumsal olarak yapılan faaliyetlere bırakmıştır. Sahada ki başarıların elde edilmesi için yoğun bir kurumsal çalışmalar yapılmaktadır. Futbolun kurumsal kimliği sportif alanın önüne geçmiştir. Bunun yanında futbolun beslediği yeni sektörler ve kazanç alanları ortaya çıkmıştır. Devlet bile futbolun bu yapısını kanıksayıp desteklemiştir. Daha da ileri gidip modern kumarhane diyebileceğimiz bahis oyunları ile bu durumdan nemalanmaya çalışmaktadır. Devlet kendi eliyle vatandaşına kumar oynatmakta ve oynanmasını teşvik etmektedir.
Sağlıklı beden için herkes spor yapıp futbol oynamalıdır derler oysa? Lakin bunlar için ne uygun şartlar ne de altyapı oluşturuldu. Hep saptırma kışkırtma aracı olarak kullanıldı,tüm bu olumsuzluklar arasında sorulması gereken bir soru var;
Futbol neden bu kadar takip ediliyor?
Aslında bu nitelikteki soruları artırabiliriz ama bana göre verilebilecek en iyi cevap kanımca futbolun ve hayatımızın ilişkilendirilmesidir, yani hayatta olduğu gibi futbolda da başımıza ne zaman nerede ne geleceği belli değildir; topu rakip ağlarla buluşturabilirsiniz yanı sıra kendi filelerinizde de görebilirsiniz, kim bilir kırmızı kart görüp oyun dışı da kalabilirsiniz (Ölüm)
Ve bir şekilde bu oyun bitecek bunu da biliyoruz! yeri geliyor sakatlanıyoruz, düşüyoruz, kalkıyoruz..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)